Felaketin üzerinden tam tamına 10 koca yıl geçti. 1999 Marmara Depremi’nde on binlerce insanımızı kaybettik. Binlerce konut yerle bir oldu. Deprem, sadece konutları değil, kamu binalarını da vurdu…

 Felaketin ortaya çıkardığı o dehşet anları bir film şeridi gibi hala hafızalarımızda tazeliğini koruyor.

Peki yaşanan felaketten ders aldık mı acaba?
 
Ne gezer…
 
Allah korusun, olası bir depremde yine o bildik görüntüleri yaşayacağız. Güçlendirilmeyen konutlar bir bir yıkılacak. Ölümlerin yanı sıra çok sayıda yaralanan insanlarımız olacak…
Yaralı insanlarımız nereye gidecek?
 
Tabii doğal olarak, yaralıların acilen götürüleceği yerler hastanelerdir. Hastanelerimiz, yaralı insanlarımızın yaralarının sarıldığı kurumlardır…
 
Peki ya, hastaneler de yaralıysa?
 
İşte, asıl üzerinde durmak istediğim konu budur…
Ne acıdır ki, İstanbul’da çok sayıda kamu hastanesi depreme dayanıklı değildir. Belgelerle de bu durum ortaya konmasına rağmen, güçlendirme anlamında, 10 yıldır tek çivi bile çakılmayan hastanelerimiz bulunmaktadır.
 
Birkaç örnek vermek istiyorum…
 
Zeynep Kamil Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi, Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi.
Ve daha birçok kamu hastanesi depreme karşı güçlendirilmeyi bekliyor…
 
Haydarpaşa Numune Hastanesi’nin hali ise içler acısı. 12 bloktan oluşan bu asırlık hastanemizin 10 bloğu, Allah korusun olası bir depremde yerle bir olacak…
 
Üfleseniz yıkılacak…
 
Geçtiğimiz sene hastanenin yemekhane bölümünün kolonları aniden patladı. Yemekhane başka bir bölüme taşındı...
 
İşin ilginç yanı, deprem gelmeden yemekhanenin kolonları kırıldı. Bu durum hastane personelinin sinirlerini bozdu. Her an korku içinde görev yapıyorlar. Hastanede her gün deprem korkusu yaşanıyor. Burada 2 bine yakın sağlık personeli çalışıyor. Yüzlerce hasta da yatarak tedavi görüyor…
 
Yüzde 90’ı çürük olan Haydarpaşa Numune’ye 10 yıldır bir çivi dahi çakılmadı.  
Burası Türkiye. İnsan hayatı işte bu kadar ucuz!

 
SÖZCÜ
16 Ağustos 2009